Yazın bitmesiyle beraber güneş ışınları da bizden uzaklaşınca güneş girmeyen eve doktor girer misali yazdan sonbahara geçerken çoğumuz soğuk algınlığı ve griple başa çıkmak zoruna kalıyoruz. Virüs mü kaptık yoksa mevsim geçişlerinden kaynaklı üşüttük mü artık tam ayırt edemediğimizden vücudun verdiği küçücük bir tepkiden bile korkar duruma geliyoruz. Bağışıklık sistemini destekleyen ve kilo vermeyi sağlayan D vitamini, güneş ışınlarının azalmasıyla vücutta daha az üretilmeye başlar. Havanın soğumasıyla birlikte vücut, ısı dengesini korumak adına yağ depolamaya başlar. Mevsim değişikliğiyle beraber vücudun kilo almaya meyilli olmasının sebebide budur. Bu süreci hastalanmadan yada az hastalanarak geçirmek, kilo almayı engelleyecek hatta kilo vermeye destek olacak 8 madde.
1. Mevsiminde Sebze Meyve Tüketimi
En sağlıklı besin grubundan olan sebze ve meyveler, mevsiminde yendiğinde vücuda tam anlamıyla yarar sağlar. Yeşil yapraklı sebzeler ve renkli meyveler; antioksidan, posa, kalsiyum, potasyum ve folikasit bakımından zengin oldukları için hastalıklara karşı savunma sistemimizi geliştiriyor.
2. Vitamin ve Mineral Eksikliği
Bağışıklık sisteminin güçlü yanıt vermesi için vücutta olmazsa olmaz bazı vitaminlerimiz var. Bunlar; selenyum, çinko ve c vitamini:
- Selenyumdan zengin besinler: sarımsak, soğan, yumurta, tüm deniz ürünleri, mantar, susam, tam tahıllar ve tavuk eti
- Çinkodan zengin besinler: Sarımsak, yer fıstığı, ıspanak, kurubaklagiller, mantar, fındık, badem, ceviz, fıstık, kabak çekirdeği
- Kalsiyumdan zengin besinler: Süt, yoğurt, kefir, ayran, peynir, yumurta, et, tavuk ve balık
- C vitamininden zengin besinler: Kırmızı biber, yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, kivi, mandalina vekuşburnu .
- Omega-3’den zengin besinler: balık, semizotu, keten tohumu ve avokado.
- D vitamininden zengin besinler: somon, yumurta, süt, ısırgan otu, maydanoz, tavuk ciğeri. ( D vitaminin en büyük kaynağı GÜNEŞ’tir.)
3. Bal ve Propolis
Bal, üst solunum yolu enfeksiyonlarını doğal yoldan tedavi edebildiği gibi öksürük ve uyku zorluğu çekenler için yüzyıllardır tercih edilen şifalı bir besin olmuştur. Balın içerisindeki propolisin bağışıklık sistemini güçlendirici, mikrop öldürücü, soğuk algınlığı, karaciğer ve kalp hastalıkları, romatizmal hastalıklar, astım, bronşit ve kanser gibi birçok hastalıkta tedaviyi destekleyici ve koruyucu etkileri olduğu kanıtlanmıştır. Yara onarıcı ve doku yenileyici özellikleri olan propolisin; ağız ve boğazın mikrobik hastalıkları, mide ülseri ve yaraları üzerindeki iyileştirici etkileri de deneysel ve klinik çalışmalar ile kanıtlanmıştır.
4. Bağırsak Sağlığı
Sağlıklı ve güçlü bir bağırsak için probiyotikten zengin beslenmek gerekir. Zararlı bakteriler bağırsaklarda arttığında kişi de hazımsızlık, baş ağrısı, halsizlik, depresyona eğilim gibi bir takım negatif etkiler görürüz. Hem kilo vermede daha iyi sonuç almak için hem de güçlü bir bağışıklık için sağlıklı bir bağırsaklara sahip olmak gerekiyor. Probiyotik kaynaklar arasında; ev yapımı turşu, yoğurt, kefir, peynir, elma sirkesi gibi besinlerbulunur. Kişinin bunları tüketmesine rağmen yararlı bakteri sayısı yeterli olmayabilir. Ki çoğumuzun mikrobiyatasında zararlı bakteriler daha aktif. Bu durumlarda gıda takviyesi olarak probiyotik tüketilebilir.
5. Sıvı Tüketimi
Sıcaklık düşünce susama hissimizi daha da kaybediyoruz ve su tüketimini azaltmamızdan ötürü vücudumuz tepki olarak ödem tutuyor. Bu ödemden kurtulmanın en kolay ve hızlı yolu tüketilmeyen su miktarını artırmaktır. Hastalık mevsimi olarak nitelendirilen tam da bu havalarda kahve, çay, kola gibi kafein içeren içecekler yerine C vitamini içeren içecekler tüketmek antioksidan özellikleri sayesinde sizleri hastalıklara karşı koruyacaktır. Bunlar: kuşburnu, adaçayı, nane-limon, ıhlamur, papatya ve rezene çayıdır. Mevsim geçiş dönemlerinde oluşan sıcaklık farklılıkları cilt sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Bu dönemlerde su tüketimi azaldıkça ciltteki su kaybı da azalmaktadır. Bununla beraber cilt yüzeyinde kuruma ve çatlamalar görülebilmektedir. Günlük su tüketimi düzenli olarak tüketilmelidir.
6. Uyku Düzeni
Hayatımızın 3’te 1 ini uykuda geçiriyoruz. Hastalandığımızda vücudumuz hızlı iyileşmek adın antikor üretir. Bu bir nevi vücudun savunma mekanizmasıdır. Birkaç gece uykusuz kalmak veya az uyumak bağışıklık sistemimizin bizi tam korumasını engeller. Virüslerle aramıza duvar ören bağışıklık sistemi, kalitesiz bir uyku geçirdiğinde o kalın duvarı adeta bir tül haline getirir ve tüm virüs-bakteriler hızlıca o tülden geçmeye başlar. Vücudumuz savunmasız kalır. 02.00-04.00 arası uyku hormonu melatoninin en fazla salgılandığı saatlerdir. Melatonin cilt hücrelerinde, bağışıklık hücrelerinde etkin rol oynar, vücuttaki iltihabı iyileştirici bir özelliğe sahiptir. Uykunun bize sağlayacağı faydalardan yararlanabilmek adına bu saatlerde uykuda olmak gerekir. 6-7 saatin altında uyumak bağışıklık sistemine zararlar verirken, 7-8 saat kaliteli uyumak ise enfeksiyonlardan korur. Ayrıca yetersiz uyku, tokluk hormonu seviyesini düşürürken açlık hormonlarının seviyesi azalır.Yani iştah mekanizmanız da olumsuz etkilendiği için fazla kalori alma ihtiyacı hissedip, yağlanabilirsiniz.
7. Fiziksel Aktivite
Aktif bir bağışıklık sistemi için aktif bir spor hayatımızın olması şart mı ? Evet. Düzenli yürüyüş, koşu, yüzmek, basketbol, futbol, dövüş sporları gibi vücudu harekete geçiren fiziksel aktiveler kan dolaşımını düzenleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu yüzden, her gün en az yarım saatlik yürüyüşlerle bile gün içindeki adım sayımızı artırmak, bağışıklığı güçlendirmenin yanında bizlere kilo kontrolü sağlar ve yaşam kalitemizi artırır.
8. Hafif Akşam Öğünü
Sabahları acıkmıyoruz diye kahvaltı yapamayan birçok kişi, uzun süreli açlık sonucunda akşam olduğunda nefes almayı unuturcasına hızlı ve porsiyonu büyük besinler tüketir. Oysa doğru olan; hem kilo verme anlamında hem de uyku kalitesini arttırıp bağışıklığı desteklemesi için sabahları doyurucu bir beslenme planı uygulayıp akşamları hafif geçirmektir.